İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| single |
{'sıŋgəl}
- {A} tek, bir, tek bir, bekar, tek kişilik, yalnız, biricik, bir kerelik
- {N} tek, bir, bekâr, evlenmemiş kimse, bilet: tek gidiş bileti, tek kişilik oda, kırk beşlik plâk
|
|
|
|
| single |
s. 1. tek: She hasn´t a single enemy. Onun tek bir düşmanı yok. I can´t think of a single example. Tek bir örnek gelmiyor aklıma. 2. bekâr, evlenmemiş. 3. tek kişilik. 4. yalınkat (çiçek); çiçekleri yalınkat olan (bitki).
i. İng. gidiş bileti; dönüş bileti. |
|
| single |
f. out (diğerlerinden) (birini) seçmek, ayırmak. |
|
| single |
s.
i. tek, bir, yalnız, ayrı, münferit; bekar, evlenmemiş; özel, hususi, tek kişilik; iki tarafta yalnız birer rakip bulunan (oyun); sağlam; sade, basit, saf; bir kat, yalın kat; çiçekleri yalın kat olan;
i. bir, tek; gen. çoğ. teniste tekler, single; golfta iki oyuncu ile oynanan oyun; beysbolda vurucuyu birinci kaleye ulaştıran vuruş; krikette bir sayı kazandıran vuruş; tek kişilik oda. single barrel tek namlulu (tüfek) . single entry tic. basit defter tutma. usulü, ana deftere bir kere kaydetme; bir kerelik giriş. single file birbiri arkasına dizilen sıra; tek sıra. single tax tic. tek dereceli vergi. singletrack
s. tek hatlı, tek yönlü; tek açıdan değerlendiren. |
|
| single |
f. gen. out ile seçmek, ayırmak; birer birer almak; beysbol. vurucuyu birinci kaleye ulaştıran vuruşu vurmak. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| bookkeeping by single entry |
- {N} basit usulde defter tutma
|
|
| single combat |
- {N} düello, teke tek çarpışma, göğüs göğüse çarpışma
|
|
| in single file |
- {ADV} tek sıra, tek sıra halinde
|
|
| single-phase |
{,sıŋgəl'feız}
|
|
| in a single piece |
- {ADV} tek parça halinde, yekpare
|
|
| single room |
- {PHR} oda: tek kişilik bir oda
|
|
| Are you single? |
- {PHR} bekar: Bekar mısınız?
|
|
| I am single. |
|
|
| There are no single rooms left. |
- {PHR} tek: Tek kişilik odamız kalmadı.
|
|
| single-acting |
{,sıŋgəl'æktıŋ}
- {A} tek taraflı, tek yönlü
|
|
| single-breasted |
{,sıŋgəl'brestıd}
|
|
| single-engined |
{,sıŋgəl'endʒənd}
|
|
| single-eyed |
{,sıŋgəl'aıd}
- {A} tek amacı olan, ne istediğini bilen, azimli, kararlı, samimi, candan
|
|
| single-handed |
{,sıŋgəl'hændıd}
- {ADV} tek başına, yalnız başına, yardımcısız olarak
- {A} tek elle çalıştırılan, tek kişilik (işletme), tek kişinin işlettiği, yardımcısız, yalnız, tek başına
|
|
| single-hearted |
{,sıŋgəl'hɑ:rtıd}
- {A} tek amacı olan, ne istediğini bilen, azimli, kararlı, samimi, candan, dürüst
|
|
| single house |
|
|
| single-minded |
{,sıŋgəl'maındıd}
- {A} tek amacı olan, tek gayesi olan, ne istediğini bilen, azimli, kararlı, samimi, candan, dürüst
|
|
| single out |
- {V} seçmek, ayırmak, belirlemek, birer birer almak
|
|
| single-purposed |
|
|
| single-seater |
{,sıŋgəl'si:tər}
- {A} tek kişilik
- {N} tek kişilik uçak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| Sayı (Single) |
Number (Single) |
|
| bkz. Single In-line Memory Module |
SIMM |
|
|
|