İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
sink |
{sıŋk}
- {N} lavabo, musluk taşı, pislik çukuru, çukur, batak, bataklık, lağım çukuru, yer kapağı [tiy.]
- {V} batmak, gömülmek, saplanmak, basmak, çökmek, dalmak, işlemek, düşmek, inmek, azalmak, hafiflemek, alçalmak, kötüleşmek, fenalaşmak, durumu bozulmak, unutulmak, fakirleşmek, kırılmak, kafasına girmek, gömmek, batırmak, kazmak, yerleştirmek, düşürmek, azaltmak, alçaltmak
|
|
|
sink |
f. (sank, sunk veya sunken) batmak, garkolmak; yıkılmak, halsizlikten düşmek; irtifa kaybetmek, düşmek: dalmak, derinliğine gitmek: ağır ağır inmek: girmek: etkilemek, tesir etmek, içine işleyip girmek: çukurlaşmak: yavaş yavaş ölmek: gurup etmek: batırmak, daldırmak: indirmek: gururunu kırmak; azaltmak, eksiltmek: para yatırmak: kazıp açmak. sinking fund itfa sermayesi, amortisman sandığı. |
|
sink |
i. lavabo: geriz, lağım: jeol. çukur, havza: batakhane. |
|
sink |
f. (sank/sunk, sunk/sunk.en) 1. batmak; batırmak. 2. batmak, mahvolmak; batırmak, mahvetmek. 3. azalmak; (bir şeyin) değeri azalmak. 4. (kötü bir şey yapmaya) tenezzül etmek. 5. (kuyu, maden ocağı v.b.´ni) açmak. 6. into gitgide (kötü bir şeyin) pençesine düşmek: The country was sinking into anarchy. Ülke gitgide anarşinin pençesine düşüyordu. 7. in k. dili -e (para) harcamak/yatırmak/koymak; -e (emek) harcamak. 8. in (on) kafasına dank etmek: Hasn´t it sunk in on you yet? Hâlâ kafana dank etmedi mi? |
|
sink |
i. 1. eviye. 2. lavabo. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
sink into oblivion |
|
|
sink the shop |
- {ID} iflâs etmek, topu atmak, dükkânı batırmak, işi gizli tutmak
|
|
The sink is clogged. |
- {PHR} lavabo: Lavabo tıkanmış.
|
|
sink a well |
|
|
sink in |
- {V} kafasına girmek, anlaşılmak, akıllarda yeretmek
|
|
sink into |
- {V} gömülmek, dalmak, kapılmak, düşmek, girmek (koma vb.), işlemek, içine işlemek, gömmek, sokmak
|
|
sink into a chair |
- {V} koltuğa gömülmek, sandâlyeye gömülmek
|
|
sink into the grave |
- {V} toprağa verilmek, mezara gömülmek
|
|
sink sternmost |
|
|
sink to the bottom |
|
|
sink under |
|
|
data sink |
veri biriktirici |
|
heat sink |
ısı alıcı |
|
heat sink |
ısı alıcı, soğutucu |
|
kitchen sink |
eviye, bulaşık teknesi. |
|
kitchen sink |
eviye. |
|
sink fast |
(ağır hasta) son günlerini yaşamak, günleri sayılı olmak, günlerini saymak. |
|
sink into a chair |
bir koltuğa çökmek. |
|
sink into a deep sleep |
derin bir uykuya dalmak. |
|
sink into a depression |
depresyona girmek. |
|
|
|