• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
strong Dinle! {strɔ:ŋ}
  • {A} güçlü, ağır, demir gibi, kuvvetli, sağlam, sert, şiddetli, keskin, alkollü, kıvrak, yetenekli, istekli, istikrarlı, iradeli, koyu, gür
  • {ADV} güçlü olarak, kuvvetle, şiddetle
strong s. kuvvetli, zorlu, güçlü; metin, sağlam, berk, dayanıklı; sert, keskin; ağır; şiddetli; gayretli; temeli sağlam, esaslı; gram. mastarın sesli harfinin değişmesi ile geçmiş zamanlarım teşkil eden (fiil) (break, broke, broken gibi). strong cheese ağır kokulu peynir. strong constitution sağlam bünye. strong drink sert içki. strong language sert ve ağır sözler; küfür. strong market müsait piyasa. strong meat kabul edilmesi zor olan mesele. an army tenthousand strong on bin kişilik bir ordu. strongly

z. kuvvetle, kuvvetli bir şekilde.
strong s.
1. kuvvetli, güçlü.
2. dayanıklı; sağlam.
3. şiddetli (rüzgâr/darbe).
4. sert (içki); koyu (kahve); demli, koyu (çay).
5. kesin (görüş); sert (söz); derinden gelen, şiddetli (duygu).
6. çok inandırıcı, kuvvetli (kanıt).
7. kesif, kuvvetli, ağır (koku).
8. (borsadaki değerler için) yüksek.
9. Belirli bir sayı için kullanılır: The army was ten thousand strong. Ordu on bin askerden ibaretti.

z.
strong strong strông Sıfat * kuvvetli, güçlü. * dayanıklı; sağlam. * şiddetli (rüzgâr, darbe). * sert (içki); koyu (kahve); demli, koyu (çay). * kesin (görüş); sert (söz); derinden gelen, şiddetli (duygu). * çok inandırıcı, kuvvetli (kanıt). * kesif, kuvvetli, ağır (koku). * (borsadaki değerler için) yüksek. * [Belirli bir sayı için kullanılır:] The army was ten thousand strong. Ordu on bin askerden ibaretti. Zarf ·[bakınız] "be going strong" "be strong in"
strong kuvvetli, zorlu, güçlü; metin, sağlam, berk, dayan

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
strong case
  • {N} kuvvetli delil
strong cigarette
  • {N} sigara: sert sigara
Is the clasp on that bracelet a strong one?
  • {PHR} toka: O bileziğin tokası sıkı mı?
have strong influence
  • {V} ağır basmak
strong language
  • {N} sert dil, sert sözler, ağır söz, küfür, üslup
Are there reefs or strong currents here?
  • {PHR} kayalık: Burada kayalık veya akıntı var mı?
become strong
  • {V} güçlenmek
being strong
  • {N} güçlülük
be strong!
  • {INTRJ} metin ol!
It's too strong.
  • {PHR} sert: Bu çok sert.
make strong
  • {V} güçlendirmek
very strong
  • {A} çelik gibi
strong and healty
  • {A} güçlü kuvvetli, domuz gibi
strong arm {'strɔ:ŋɑ:rm}
  • {A} zor kullanan
  • {V} zor kullanmak, şiddete başvurmak
strong drink
  • {N} sert içki
strong man {'strɔ:ŋmən}
  • {N} nüfuzlu adam, güçlü adam, diktatör
strong-minded Dinle! {,strɔ:ŋ'maındıd}
  • {A} kararlı, azimli, iradeli
strong point {'strɔ:ŋpɔınt}
  • {N} kuvvetli yön, iyi olduğu konu, başlıca özelliği, korumaya alınmış yer
strong-willed {,strɔ:ŋ'wıld}
  • {A} iradeli, kararlı, inatçı
strong wind
  • {N} şiddetli rüzgâr