İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
suit |
{su:t}
- {N} kostüm, takım, takım elbise, dava, istek, rica, kur, kur yapma, evlenme teklifi
- {V} uydurmak, uygun düşmek, uymak, yakışmak, uygun olmak, iyi gelmek, iyi gitmek, yaramak, yaraşmak, memnun etmek, hoşuna gitmek, uyum sağlamak, uyuşmak
|
|
|
suit |
i.
f. takım elbise tayyör, kostüm; mayo; dava hukuk davası; iskambilde takım; kur;
f. uydurmak; uygun gelmek; işini görmek, memnun etmek, hoşuna gitmek; uymak olmak; birinin işine gelmek. follow suit iskambilde takıma uymak. pay suit kur yapmak. press ones suit sevgisini belirtmek. |
|
suit |
i. 1. (erkek için) takım elbise; (kadın için) döpiyes. 2. tek, iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi: track suit eşofman. bathing suit mayo. suit of armor zırh takımı. 3. isk. takım. 4. huk. dava.
f. 1. uygun gelmek; (birinin) zevkine/ihtiyacına göre olmak: It suits his needs. İhtiyaçlarını karşılar. Will it suit her? Onun zevkine göre mi? 2. (birine) yakışmak, (birine) göre olmak: That jacket doesn´t suit you. O ceket sana göre değil. 3. (bir şeyin) adamı olmak: He´s not suited to this job. O, bu işin adamı değil. 4. to (bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek. |
|
suit |
suit
sut
Fiil
* uygun gelmek; (birinin) zevkine veya ihtiyacına göre olmak.
* (birine) yakışmak, (birine) göre olmak.
* (bir şeyin) adamı olmak.
* {to} (bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek. |
|
suit |
suit
sut
İsim, law
* dava |
|
|
Türkçe » İngilizce  |
Yukarı  |
suit |
|
|
süit |
|
müz. |
süit |
,-ti mus. suite. |
|
süit |
süit{i}
müzik
* suite. |
|
süit |
suite |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
affiliation suit |
|
|
bathing suit |
{'beıðıŋ,su:t}
|
|
in one's birthday suit |
- {ADV} anadan doğma, çırılçıplak
|
|
body suit |
{'bɒdısu:t}
- {N} tek parça iç çamaşırı (kadın)
|
|
boiler suit |
{'bɔılərsju:t}
|
|
cat suit |
{'kætsu:t}
- {N} tulum şeklinde daracık giysi
|
|
civil suit |
|
|
I would like a custom-made suit. |
- {PHR} özel: Özel dikim bir takım rica ediyorum.
|
|
custom-made suit |
- {N} takım: özel dikim bir takım
|
|
defend the suit |
- {V} davayı üstlenmek, davaya bakmak
|
|
diving suit |
{'daıvıŋ,su:t}
|
|
divorce suit |
|
|
have a suit made |
- {V} elbise diktirmek, elbise yaptırmak
|
|
lounge suit |
- {N} gündelik elbise, rahat kıyafet
|
|
nullity suit |
|
|
one-piece bathing suit |
|
|
pants suit |
- {N} pantolonlu takım (kadın), pantolon-ceket takım elbise
|
|
paternity suit |
|
|
penguin suit |
|
|
sailor suit |
- {N} denizci elbisesi (çocuk)
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
|
|