İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| tail |
{teıl}
- {A} arka
- {N} kuyruk, kıç, uç, peşine takılan kimse, şartlı tasarruf (miras), sınırlı sahiplik (miras)
- {V} kuyruk takmak, kuyrul yapmak, peşine takılmak, gütmek, sapını ayıklamak, azalmak, izlemek, kuyruğu ile tutmak
|
|
|
|
| tail |
i. 1. (hayvana ait) kuyruk. 2. arka kısım, kuyruk; son bölüm: in the tail of the procession kafilenin son bölümünde. the tail of the airplane uçağın arka kısmı. the tail of a kite uçurtmanın kuyruğu. 3. k. dili kıç, makat. 4. k. dili sivil polis, birini izlemekle görevli kimse. 5. çoğ. yazı, madeni bir paranın resimsiz yüzü. 6. çoğ. frak. 7. (giysiye ait) etek: You´re standing on the tail of my coat. Paltomun eteğine basıyorsun.
f. k. dili yakından izlemek/takip etmek. |
|
| tail |
i.
s. huk. şarta bağlı tasarruf, meşrut vakıf;
s. huk. mahdut, meşrut, koşullu. |
|
| tail |
i.
s.
f. kuyruk; eskiden paşalık alameti olan at kuyruğu; tuğ; kuyruğa benzer şey; ceket ucu veya kuyruğu; arka, nihayet; çoğ. k.dili. parada resimsiz taraf, yazı; saç örgüsü; uçağın kuyruğu; çoğ. k.dili. frak; k.dili. iz; k.dili. kıç, popo; sayfa altımdaki boşluk;
s. son; arka; takibenden; peşinden gelen;
f. kuyruk takmak veya yapmak; kuyruğunu kesmek veya koparmak; ucuna takılmak; mim. ucunu duvara yerleştirmek; den. kıç taraftan dönmek; kıç taraftan karaya oturmak; k.dili. gizlice takip etmek; peşinden gitmek. tail away geride kalmak, geride kalarak dağılmak. tail behind arkasından gitmek. tail end kıç, arka; son. tail off yavaş yavaş bitmek, azalmak. tail wind arkadan rüzgâr. turn tail tehlikeden kaçmak. with his tail between his legs süklüm püklüm, korkmuş olarak. I cant make head or tail of it içinden çıkamıyorum Hiç anlayamıyorum . |
|
| tail |
kuyruk |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| coat-tail |
{'kəʋt,teıl}
|
|
| Dog's-tail |
{'dɒgz,teıl}
|
|
| fan-tail |
{'fæn,teıl}
- {N} yelpaze kuyruklu güvercin
|
|
| high-tail |
{'haıteıl}
- {V} hızla çıkmak, fırlamak, aceleci davranmak
|
|
| tail lamp |
{'teıllæmp}
- {N} stop lâmbası, arka lâmba
|
|
| twist smb.'s tail |
- {ID} kuyruğuna basmak, rahatsız etmek, zararı dokunmak
|
|
| tail away |
- {V} yavaş yavaş kaybolmak, azalarak bitmek
|
|
| tail back |
- {V} kuyruk oluşturmak (araba)
|
|
| tail coat |
{'teılkəʋt}
|
|
| tail comb |
|
|
| tail end |
{,teıl'end}
|
|
| tail fin |
- {N} kuyruk yüzgeci, kuyruk (uçak)
|
|
| tail fly |
|
|
| tail-light |
{'teıl,laıt}
- {N} stop lâmbası, arka lâmba
|
|
| Check the tail-lights, please. |
- {PHR} lâmba: Arka lâmbaları kontrol edin lütfen.
|
|
| tail pipe |
{'teılpaıp}
|
|
| tail plane |
{'teılpleın}
|
|
| tail unit |
|
|
| barometric tail pipe |
barometrik boru |
|
| beaver tail |
kunduz kuyruğu |
|
|
|