• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

Türkçe » İngilizce Yukarı
tek
  • {A} only, single, unique, one, solitary, odd, individual, exclusive, lone, singular, sole
  • {ADV} only: one and only
  • {N} single, one, fellow
  • {PREF} mono-, uni-, homo-, homoeo- [Brit.], homeo-
tek ,-ki
1. single, sole, one, only, solitary.
2. unique; unrivaled; inimitable: Vallahi sen teksin kardeşim! Man, you are one of a kind! Bu konuda teksiniz. In this subject you are an unrivaled expert.
3. one: tek satırlık bir mektup a one-line letter.
4. math. odd (number).
5. solely, only.
6. one (of a pair of several).
7. a real ..., a thoroughgoing ...: O, itin tekidir. He´s a real son of a bitch. O, salağın tekidir. She´s about as dim as they come. (bir)

__ atmak colloq. to knock back a drink (of liquor): İki tek attı. He knocked back a couple of rakis (whiskeys, gins, etc.).

__ başına on one´s/its own, alone; apart, at a remove from other people or things.

__ başına kalmak to be left alone.

__ bir
1. (with an affirmative predicate) only one: Mehmet´in tek bir/bir tek oğlu var. Mehmet has only one son.
2. (with a negative predicate) a single: Rengin tek bir/bir tek kelime söylemedi. Rengin didn´t say a single word.

__ elden under the control or management of one person or one group.

__ kürekle mehtaba çıkmak
1. to embark on something without having made the necessary preparations.
2. to try unsuccessfully to poke fun at someone.

__ meclisli hükümet sistemi unicameral system of government.

__ tek
1. one by one.
2. apart, at a distance from each other.

__e tek dövüşmek (for two people) to fight each other man to man or one to one.

__ tük only a few (persons, things) each standing at a distance from the other, only a few (persons, things) scattered here and there.

__ yönlü one-way (street).
tek used in: adımını/ayağını

__ almak to behave with caution, be circumspect.

__ durmak to keep still; to sit or stand without moving or making a sound.
tek All I ask is ...; ... as long as ...: Tek yapsın da, nasıl yaparsa yapsın! I don´t care how he does it; all I want is for him to get the thing done! Her şeye razıyım, tek ondan kurtulayım! I´m agreeable to anything as long as I can get shut of him!
tek tek{i} * single, sole, one, only, solitary. * unique; unrivaled; inimitable: Vallahi sen teksin kardeşim! Man, you are one of a kind! Bu konuda teksiniz. In this subject you are an unrivaled expert. * one: tek satırlık bir mektup a one-line letter. matematik * odd (number). * solely, only. * one (of a pair of several). * a real ..., a thoroughgoing ...: O, itin tekidir. He's a real son of a bitch. O, salağın tekidir. She's about as dim as they come.

En çok kullandığınız sözlüklere buradan ulaşabilir ve giriş sayfanız olarak ayarlayabilirsiniz.

- İngilizce Türkçe Çeviri
- Fransızca Türkçe Çeviri
- Almanca Türkçe Çeviri
- Rusça Türkçe Çeviri
- İspanyolca Türkçe Çeviri
- İtalyanca Türkçe Çeviri

- İngilizce Sözlük
- Fransızca Sözlük
- Almanca Sözlük
- Rusça Sözlük
- İspanyolca Sözlük
- İtalyanca Sözlük
- Yunanca Sözlük
- İngilizce <-> İngilizce
- Türkçe Sözlük
- Osmanlıca Sözlük

- İngilizce <-> İspanyolca
- İngilizce <-> Fransızca
- İngilizce <-> Rusça
- İngilizce <-> Almanca
- İngilizce <-> İtalyanca
- İngilizce <-> Çince (Simpl.)
- İngilizce <-> Çince (Trad.)
- İngilizce <-> Arapça
- İngilizce <-> Yunanca
- İngilizce <-> Portekizce