• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
walk Dinle! {wɔ:k}
  • {N} yürüme, yürüyüş, gezinti, yol, yürüyüş yolu, yürünecek mesafe, yürünecek yer, devriye gezme, iş sahası, koyun çiftliği
  • {V} yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak (iterek)
walk f.

i. yürümek, yürüyerek gitmek, yaya gitmek; davranmak, hareket etmek; yürütmek, yavaş gezdirmek; beraberinde yürüyüşe çıkmak; öldükten sonra hayalet olarak dünyaya gelmek; adımlamak, adımla ölçmek; ağır bir yükü köşeleri üzerinde yürüterek taşımak;

i. gezme, yürüme; yürüyüş; tavır, hareket, gidiş; hayat sahası; yürüyecek yer, kaldırım, yol, yaya yolu; otlak; (beysbol) topa vurmadan birince kaleye ilerleyebilme hakkı. walk away from rahatlıkla kazanmak; kazadan ucuz kurtulmak. walk away with ön plana geçmek. walk in içeri girmek. Walk in. İçeri buyurun. walk of life hayat yolu, meslek. walk off ansızın terk etmek; yürüyerek zayıflamak veya ayılmak. walk off with kazanmak; yürütmek, çalmak. walk out k.dili. grev yapmak. walk out on terk etmek. wolk out with refakat etmek. walk over kolay yenmek; baskın çıkmak. walk the floor adımlamak. walk the streets sokakta sürtmek; sokak sokak dolaşmak. walk the wards viziteye çıkmak. walk through (tiyatro) ilk provaları yapmak. go at a walk yavaş yavaş yürümek. take a walk gezmeye gitmek; sıvışmak. win in a walk kolayca kazanmak.
walk f.
1. yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar´dan ta Kadıköy´e kadar yürüdük. I didn´t come by car; I walked. Arabayla gelmedim; yürüyerek geldim.
2. dolaşmak, gezmek: She went out to walk in the park. Parkta dolaşmaya çıktı.
3. dolaştırmak, gezdirmek: He is walking the dog in the garden. Köpeği bahçede gezdiriyor. He is walking the visitors through the factory. Konuklara fabrikayı gezdiriyor.

i.
1. yürüme, gezme.
2. yürüyüş, gezinti.
3. yürüyüş (tarzı).
4. yol: I came by foot; it was a long walk. Yürüyerek geldim; yol uzundu.
5. (bahçede taş/beton) yol.
walk walk wôk Fiil * yürümek, yürüyerek gitmek: I walked all the way from Beşiktaş to Bebek. Beşiktaş'tan ta Bebek'e kadar yürüdüm. I didn't come by car; I walked. Arabayla gelmedim; yürüyerek geldim. * dolaşmak, gezmek: She went out to walk in the park. Parkta dolaşmaya çıktı. * dolaştırmak, gezdirmek: He is walking the dog in the garden. Köpeği bahçede gezdiriyor. He is walking the visitors through the factory. Konuklara fabrikayı gezdiriyor. İsim * yürüme, gezme. * yürüyüş, gezinti. * yürüyüş (tarzı). * yol: I came by foot; it was a long walk. Yürüyerek geldim; yol uzundu. * (bahçede taş veya beton) yol.
walk yürümek, yürüyerek gitmek, yaya gitmek; davranmak,

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
walk on air
  • {ID} ayakları yere değmemek, sevinç: sevinçten havalara uçmak, etekleri zil çalmak
board walk {'bɔ:rd,wɔ:k}
  • {N} deniz kıyısındaki tahta yol
walk across the bridge
  • {V} köprüden geçmek
Is it close enough to walk?
  • {PHR} yanında: Yürüyüş yanında mı?
walk-in closet
  • {N} büyük gömme dolap, geniş gömme dolap, büyük yüklük
Do you have any dolls that walk and talk?
  • {PHR} bebek: Yürüyen ve konuşan oyuncak bebekleriniz var mı?
have a walk
  • {V} yürüyüş yapmak, yürümek
walk lame
  • {V} topallamak
measured walk
  • {N} ağır yürüyüş
walk the plank
  • {V} güvertedeki kalastan zorla yürütülmek, atılmak, kovulmak
side walk {'saıd,wɔ:k}
  • {N} yaya kaldırımı
walk across the street
  • {V} karşıya geçmek, karşıdan karşıya geçmek
walk into a trap
  • {V} tuzağa düşmek
begin to walk
  • {V} ayaklanmak
Can I walk or should I take a taxi?
  • {PHR} yürümek: Yürüyebilir miyim yoksa taksi mi çağırayım?
go at a walk
  • {V} yavaş yavaş yürümek, ağır yürümek
go for a walk
  • {V} gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak
Is it too far to walk?
  • {PHR} yürümek: Yürümek için çok mu uzak?
It's about a five-minute walk.
  • {PHR} yürümek: Yürüyerek beş dakika tutar.
It's a short walk.
  • {PHR} yürümek: Yürüyerek gidebilirsiniz.