İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
yield |
{ji:ld}
- {N} verim, ürün, getiri, gelir, kazanç, sünme, esneme
- {V} vermek, sağlamak, ürün vermek, eğilmek (tahta vb), karşı koyamamak, yol vermek, esnemek, uyum sağlamak, yerini bırakmak, açığa vurmak
|
|
|
Yield |
|
|
yield |
f. 1. (ürün/vergi/sonuç) vermek; (kâr/kazanç) getirmek: That tree always yielded a lot of fruit. O ağaç hep çok meyve verirdi. This new levy will yield us a lot of revenue. Bu yeni vergi bize çok para getirir. 2. teslim etmek; teslim olmak. 3. to (başkasına) vermek, bırakmak. 4. (bir şeyin doğru olduğunu) kabul etmek.
i. 1. ürün, mahsul; verim. 2. hâsılat, gelir. |
|
yield |
f.
i. vermek, ödemek; mahsul vermek; teslim etmek; kabul etmek; teslim olmak; dayanamayıp baş eğmek; bel vermek, çökmek; yol vermek;
i. ürün, mahsul, rekolte, hasılat; ask. atom bombasının kiloton ile belirtilen patlama kuvveti. |
|
yield |
verim |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
yield the right-of-way |
- {N} geçiş önceliği vermek, yol vermek
|
|
yield a secret |
|
|
yield point |
- {N} esneme sınırı, kopma noktası
|
|
yield precedence to |
|
|
yield to despair |
- {V} çaresizliğe boyun eğmek
|
|
yield to none |
- {V} kimseden geri kalmamak
|
|
yield up |
- {V} açığa vurmak, teslim etmek
|
|
yield up the ghost |
- {V} ruhunu teslim etmek, ölmek
|
|
give in to temptation/yield to temptation |
şeytana uymak. |
|
quantum yield |
kuvantum verimi |
|
yield the right of way |
(trafikte) yol vermek. |
|
yield to temptation |
şeytana uymak. |
|
yield the right of way |
* (trafikte) yol vermek. |
|
yield to temptation |
* şeytana uymak. |
|
yield as net profit |
net kar olarak öde |
|
colour yield |
renk verimi |
|
dye yield |
boya verimi |
|
milk yield |
süt verimi |
|
yield point |
koyuverim sınırı |
|
quantum yield |
kuvantum verimi |
|
|
|