Osmanlıca » Türkçe  |
Yukarı  |
| AYIN |
Arap alfabesinin onsekizinci ve Osmanlı alfabesinin yirmibirinci harfi olup, ebced hesabında yetmiş sayısına
tekabül eder. |
|
|
|
| ÂYİN |
Gözü değen kişi. Nazarı değen kimse. |
|
| ÂYİN |
Merâsim. Usûl. Görenek. Dinî âdâb. Âdet, örf ve kanun. * Ziynet, süs.İslâm'da fıkıh lisânı âyin kelimesini
kabul etmemiştir. Bazı vakıflar, filân câmide herhangi bir tarikat âyini icra için te'sis yapacakları zaman vaki
olan müracaatlarında fetvahâne tarafından verilen müsaadelerde âyin sözü kullanmayıp "İcra-yı zikrullah"
tabiri kullanılırdı. Sofiyede âyin lâfzı muteberdir. Turuk-u âliye tekkelerinde icra edilen şekil ve merasime âyin
ıtlak edilir. "İcra-yı âyin-i ehlullah" tabirdendir. Bu sûretle her tarikata mensub tekkelerde yapılan dinî
merasime âyin ismi verilmiştir. Bu âyinlerden herbirinin ayrı ismi ve şekli vardır. Yaptıkları âyine Mevleviler:
Semâ; Kâdirîler: Devran; Rıfailer ve Sa'diler: Zikr-i kıyam; Halvetiler: Darb-ı esmâ; Nakşibendiler: Hatm-i
hâcegân isimlerini verirler. Diğer turuk-u âliye de bu esaslardan münşaib olduğuna göre âyinleri bu esaslara
bağlıdır. (T.İ.A.) |
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| ÂYİN-HAN |
f. Mevlevihâne ve semâhânelerde sema edilirken, yüksek bir yerde bulunan ve mutribhâne adı verilen
mahfilde âyin okuyan kimse. |
|
| NEV-AYİN |
f. Yeni tarz, yeni üslub. * Yeni üslub çıkaran. |
|
| ŞEHR-İ ÂYİN |
(Şehrâyin) f. Şenlik. Büyük hâkimiyet ve kuvvete ait sürur, sevinç, donanma. (İslâmda ilk şehr-i âyin Hz.
Peygamber Efendimiz hicret sureti ile Medine'ye vâsıl olunca yapıldı.) |
|
|
|