| BEND-İ ÂHENİN |
Demir bağ. Demirden mânia. |
|
| BEND-RÛG |
f. Tarla ve bostan kenarlarına suyun akıntısını kesip havuz gibi birikmesi için yapılan setli çukur. |
|
| BER-BEND |
f. Ufak çocuğu annesinin sırtına bağlamağa yarıyan göğüs kuşağı. |
|
| DER-BEND |
f. Dağda ve tepede zahmetlerle geçilen yer, dar geçit, boğaz. Hudut. Kale. * Anahtarsız kapı. |
|
| DERYA-BEND |
f. Liman. * Tersane. |
|
| DİL-BEND |
f. Gönül bağlıyan, seven. |
|
| END-BEND |
f. Utanmış, mahcub. * Boğum boğum, kısım kısım, parça parça. |
|
| GERDEN-BEND |
f. Boyuna bağlanan nesne, boyun bağı. * Gerdanlık. |
|
| GÎSU-BEND |
f. Saç örgüsü, saç bağı. * Altundan yapılmış kadın tarağı. |
|
| GİRİH-BEND |
f. Bağcı, düğümcü. * Uçkur. |
|
| GUŞE-BEND |
f. Köşebent. * Ciltli kitaplarda kapağın dört köşesine yapılan süsleme. |
|
| KAL'A-BEND |
f. Bir kale içinde yaşamağa mahkûm olmuş olan. Kal'aya bağlanmış. |
|
| KÂSE-BEND |
f. Çatlamış, kırılmış. * Kâse gibi şeyleri tamir eden kimse. |
|
| MUY-BEND |
f. Saç bağı. |
|
| NAHL-BEND |
f. Ağaçları budayıp tanzim eden kişi. * Balmumundan taklid süs ağacı yapan, balmumcu. |
|
| NAKL-BEND |
f. Hikâyeci. Masal uyduran. |
|
| NAKŞ-BEND |
f. Kumaşların nakışlarını bağlayarak ipek tellerle tezgâhı hazırlayan. Nakış işleyen. * Ressam. |
|
| PÂ-BEND |
Ayak bağı. Köstek. Ayağa vurulan zincir. * Engel, mâni. |
|
| PÂ-BEND-İ TERAKKİ |
İlerlemeğe mâni olan zincir, köstek. |
|
| SİNE-BEND |
f. Göğüs bağı, sütyen. |
|