BEDRAKA-İ EFKÂR |
Fikirlerin mürşid ve kılavuzu. |
|
BEYAN-I EFKÂR |
Fikirleri beyan etme, fikirleri söyleme. |
|
EBKÂR-I EFKÂR |
Evvelce söylenmemiş olan fikirler. |
|
EFKÂR-I ÂLİYE |
Yüksek düşünceler, fikirler. |
|
EFKÂR-I ÂMME |
Halkın düşüncesi ve fikirleri. |
|
EFKAR-I FUKARA |
Fakirlerin en fakiri, çok fakir. |
|
EFKÂR-I SÂİBE |
Maksada uygun fikirler, doğru sözler. |
|
EFKÂR-I UMUMİYE |
(Bak: Efkâr-ı âmme) |
|
EZAHİR-İ EFKÂR |
Fikir çiçekleri. |
|
GALEYAN-I EFKÂR |
Fikirlerin galeyanı. Fikirlerin coşması. |
|
MÜDAVELE-İ EFKÂR |
Birbirinin fikirlerinden istifade ile karşılıklı konuşmak ve fikir alış-verişi yapmak.(Müdavele-i efkârdan bârika-i
hakikat çıkar. N.Kemal) |
|
MÜNEVVERİYET-İ EFKÂR |
Fikir aydınlığı. |
|
MÜSADEME-İ EFKÂR |
Fikirlerin çarpışması, muhtelif fikirlerin birbirine karşı söylenişi. |
|
TEATİ-İ EFKÂR |
Birbirlerine fikir verme. |
|
TEBAYÜN-İ EFKÂR |
Fikirlerin aykırılığı. Düşüncelerin farklı olması. |
|
TEDAÎ-İ EFKÂR |
Bir fikrin veya şeyin başka bir fikri veya şeyi hatıra getirmesi. |
|
TELAHUK-U EFKÂR |
Fikirlerin birbirine eklenmesi ve ilâve edilmesi. |
|
TESADÜM-Ü EFKÂR |
Fikirlerin çarpışması. Münazara.(Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise: Maksadda ve
esasta ittifak ile beraber, vesâilde ihtilâf eder. Hakikatın her köşesini izhar edip, hakka ve hakikata hizmet
eder. Fakat tarafgirane ve garazkârane firavunlaşmış nefs-i emmare hesabına hodfuruşluk, şöhretperverâne
bir tarzdaki tesadüm-ü efkârdan "bârika-i hakikat" değil, belki fitne ateşleri çıkıyor. Çünkü maksadda ittifak
lâzım gelirken, öylelerin efkârının küre-i arzda dahi nokta-i telâkisi bulunmaz. Hak nâmına olmadığı için,
nihayetsiz müfritane gider. Kabil-i iltiyam olmayan inşikaklara sebebiyet verir. Hâl-i âlem buna şahittir. M.) |
|
UHUVVET-İ EFKÂR |
Fikir kardeşliği. |
|
VEZANET-İ EFKÂR |
Düşüncelerin isabeti. |
|