• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

Osmanlıca » Türkçe Yukarı
FEYZ Ölmek.
FEYZ (C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)

Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
FEYZ Ü RİF'AT İlerleme, bolluk ve yükseklik.
FEYZ-AVER f. Feyz getiren. Feyiz veren. * Bolluk veren.
FEYZ-BAHŞ f. Feyiz ve bereket veren, feyiz bağışlayan.
FEYZ-DAR f. Feyizli, bol, bereketli, gür.
FEYZ-EFZA f. Feyiz artıran, bollaştıran.
FEYZ-İ SAFÂ Neşenin feyzi, safânın bolluğu.
FEYZ-NAK f. Feyizli, bereketli, bol.
FEYZ-RESAN f. Bolluk ve bereket getiren, feyiz bahşeden.
FEYZ-YAB f. Bollaşan, feyiz bulan. Feyze nâil olan.
FEYZA FEYZ Feyiz ile dolu, bol.
FEZÂ-YI FEYZ Feyiz sahası, feyzin fezası.