ARZ-I NEFS |
Hizmette ve fedakârlıkta nefsini ve kendini ileri sürme. |
|
Bİ-N-NEFS |
Kendi kendisi. |
|
GADİR-İ NEFS |
Nefse fenalık eden. |
|
GAVAYET-İ NEFS |
Nefsin azgınlığı. |
|
HAZM-I NEFS |
f. Tahammül etmek. Nefsini kırmak. Meydana gelen kendi ile alâkalı gördüğü bir kusuru kendi üzerine
almak. Sabreylemek. Sindirmek. |
|
İ'DAM-I NEFS |
İntihar. Kendi kendini öldürmek. |
|
İCBAR-I NEFS |
Kendini zorlama, nefsini icbar etme. |
|
KATL-İ NEFS |
İntihar. Kendi kendini öldürme. |
|
KEFAF-I NEFS |
Bir kimsenin ölmeyecek kadar olan nafakası.KEFALET : Kefillik. Bir kimse kendine âid bir işi yapamadığı
veya borcunu ödeyemediği takdirde, yerine onun işini göreceğini kabul etmek. * Birine kefil olmak. İşini
üzerine almak. |
|
KİFAF-I NEFS |
(Aslı: kefaf-ı nefs) Yalnız kendisi için yetecek kadar. * Ölmeyecek kadar olan rızık, gıda. |
|
MÜDAFAA-İ NEFS |
Kendini koruma. Nefsini müdafaa etme. |
|
MÜDAFİ-İ NEFS |
Kendini koruyan, kendini müdafaa eden. |
|
MÜZEKKİ-İ NEFS |
İnsanın nefsini ıslâh eden. Terbiyeye sebeb olan. |
|
NEFS-İ AMEL |
Amelin ta kendisi. |
|
NEFS-İ EMMARE |
İnsanın çirkin ve şeytanın teşviklerine itirazsız ve mücahedesiz tâbi olması hâli.(Nefs-i emmârenin istibdad-ı
rezilesinden selâmetimiz İslâmiyete istinad iledir. O habl-ül metine temessük iledir. Ve haklı hürriyetten
hakkıyla istifade etmek, imandan istimdat iledir. H.)(Bir zaman evliya-yı azimeden; nefs-i emmaresinden
kurtulanlardan birkaç zattan, şiddetli mücahede-i nefsiyeler ve nefs-i emmareden şekvalarını gördüm. Çok
hayret ediyordum. Hayli zaman sonra, nefs-i emmarenin kendi desaisinden başka, daha şiddetli ve daha
ziyade söz dinlemez ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden ve heves ve damar ve âsab, tabiat ve
hissiyat halitasından çıkan ve nefs-i emmarenin son tahassüngâhı bulunan ve nefs-i emmareyi tezkiyeden
sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören; ve mücahedeyi, âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevi nefs-i
emmareyi gördüm. Ve anladım ki, o mübârek zatlar, hakiki nefs-i emmareden değil; belki mecazi bir nefs-i
emmareden şekva etmişler. Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbani dahi bu mecazi nefs-i emmareden haber
veriyor.Bu ikinci nefs-i emmarede şuursuz kör hissiyat bulunduğu için, akıl ve kalbin sözlerini anlamıyor ve
dinlemiyor ki onlarla ıslâh olsun ve kusurunu anlasın. Yalnız tokatlar ve elemler ile nefret edip, veya tam bir
fedailikle her hissini maksadına feda etsin. K.L.) |
|
NEFS-İ HAYVANÎ |
Hayvanî istekler. Canlılardaki yaşama ve hareket kuvvetleri. |
|
NEFS-İ İHBAR |
Tam haber. Haberin tam esası. |
|
NEFS-İ LEVVAME |
Kötülüğü işledikten sonra fenâlığını hatırlayarak insanı rahatsız eden pişmanlık hâli ve vicdan rahatsızlığı. *
İnsanın, kendine ait kötülük ve günahını görüp fenalığını bilen ve hayra meyleden iradesi. |
|
NEFS-İ MARDİYE (MARZİYYE) |
Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefis. Rabbinin indinde makbul olan nefis. |
|
NEFS-İ MUTMAİNNE |
İyiliği kötülükten ayırt ettirerek insanlık vazifesini tanıttıran ve vicdanına rahatlık veren hâl. İnsanı Allah'a
yaklaştıran hâl. Günaha meyleden kötü sıfatlardan temizlenmiş ve güzel ahlâk ile muttasıf olarak kurb-u
İlâhiye itmi'nan ve istikrar kazanmış olan insan iradesi. Nefsin, Allah'ın emirleri altına sakin ve şehevâta
muâraza ederek ıztırabdan kurtulmuş olma hâli. |
|