Osmanlıca » Türkçe  |
Yukarı  |
| SEVK |
Önüne katıp sürmek, ileri sürmek. Yollamak, göndermek. * Neticeye bağlamak. |
|
|
|
| SEVK |
Misvak yapmak. |
|
| ŞEVK |
Diken. * Birinin hiddet ve şevketi görünmek. * Ekin. |
|
| ŞEVK |
Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e. *Bir şeyi bir yere şeye sağlamca bağlama. * Memnun. Şâduman. (Bak:
Himmet, Şavk) |
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| SEVK-İ TABİÎ |
Hayvan veya insanların düşünmeksizin Cenab-ı Hakk'ın sevki ile olan hikmete uygun hareketi. Sevk-i
kaderî, ilham veya sevk-i İlâhî demek daha doğrudur. |
|
| SEVK-ÜL CEYŞ |
Askerî birliklerin lüzumlu yere sevkini ve geri çekilme işini idare etme. |
|
| ŞEVK U İŞTİYAK |
Şevk ve arzu. Şevk ve iştiyak. |
|
| ŞEVK-ÂLUD |
f. şevkli, neşeli, sevinçli, keyifli. |
|
| ŞEVK-ÂVER |
f. Neşe veren, neşe getiren, şevklendiren. |
|
| ŞEVK-BAHŞ |
f. şevk veren, şevklendiren. * Meşhur bir çeşit lâle. |
|
| ŞEVK-EFZÂ |
f. şevklendiren, neşe artıran. |
|
| ŞEVK-İ TENZİLÎ |
Kur'an-ı Kerim'in ilk önceki mânâsıyla Sahabelere verdiği sevgi ve iştiyak. Kur'an-ı Kerim'in tenzil
mertebesindeki mânâsının verdiği şevk. İlâhî bir makamdan inmenin verdiği şevk. |
|
| YEVM-İ ŞEVK |
Şaban-ı Şerifin otuzuncu günü. Ramazan olması zannedilip ancak hilâl görülmedikçe oruç tutulması
münasib olmayan gün. |
|
|
|