Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
ZARAR |
Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp.(Zarar, birşeye dahil olan eksikliktir ki,
hastalık veya körlük, topallık gibi sakatlık demektir. Nitekim anadan doğma a'maya ve pek zayıf hastaya
darir denilir. Mühimmat ve levazım tedarikinden âciz olmak da bu mânadadır. Binaenaleyh zararlılar; dertli,
sakat, âciz, özürlülerdir. Bunların gayrı olan gayr-i uli-z zarar ise, sahih, salim ve kadir olanlar demek olur.
E.T.) |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
NEF U ZARAR |
Kâr ve zarar. |
|
ZARAR-DİDE |
f. Zarar görmüş olan. Ziyana, kayıba, noksanlığa uğramış olan. |
|
ZARAR-I ÂMM |
Umumla ilgili zarar. |
|
ZARAR-I BEYYİN |
f. Meydanda ve âşikâr olan zarar. |
|
ZARAR-I HASS |
Bir veya bir kaç şahsa âit olan zarar. |
|
ZARAR-I MA'NEVÎ |
Huk: Tazminat. Manevî zarar ve ziyan. |
|
ZARAR-I MAHZ |
Fık: Kendisinin faydası yerine zararı olan. |
|
|
|