AN-KARİB-İZ-ZAMAN |
Yakın vakitten. |
|
BAST-I ZAMAN |
Az zamanda çok uzun bir zaman yaşamış olmak.(Bu hakikata işareten Leyle-i Kadir gibi bir tek gece seksen
küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu nass-ı Kur'ân gösteriyor. Hem bu hakikata işaret eden
ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan "bast-ı zaman" sırrı ile çok seneler hükmünde
olan birkaç dakikalık zaman-ı mirac, bu hakikatın vücudunu isbat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mirâcın
birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs'atı ve ihâtası ve uzunluğu vardır. Çünkü o mirac yolu ile,
beka âlemine girdi, beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir. Hem şu
hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hâdiseleridir. Bâzı evliya bir
dakikada bir günlük işi görmüş. Bâzıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış. Bazıları bir dakikada bir hatme-i
Kur'âniyeyi okumuş olduklarını rivâyet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette
tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede
ettikleri medar-ı şüphe olamaz. Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor. Bazan bir
dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri
görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır. L.) |
|
BEDİ-ÜZ ZAMAN |
(Bak: Bediüzzaman) |
|
BİD'AT-ÜZ ZAMAN |
Zamanın bid'ası. Yeni çıkan harikulâde şey. Zamanın acib ve garibi. |
|
DEVR-İ ZAMAN |
(Devr-i felek) Tali, kader. şans. |
|
İBN-ÜZ ZAMAN |
Zamanın çocuğu. Devrin adamı. |
|
İLCAAT-I ZAMAN |
Zamanın zorlamaları ve mecburiyetleri. Yaşanılan zaman içinde meydana gelmiş bazı sebeplerin neticesi
olarak karşılanan mecburiyetler. |
|
KUTB-UZ ZAMAN |
Zamanın en ileri gelen ve en büyük ârif ve mürşidi. (Bak: Aktâb) |
|
MÜRUR-U ZAMAN |
Zamanın geçmesi. * Bir iş ve dâva hakkındaki belli bir zamanın geçmesiyle o iş ve dâvanın hükümden
düşmesi. |
|
SÂHİB-ÜZ ZAMAN |
Zamânın sahibi. Zamânında İnd-i İlâhide en makbul insan. Müceddid. *Mehdi-i zaman. |
|
SEYL-İ HURUŞÂN-I ZAMAN |
Zamanın gürültü ve coşkunluklarının seli. |
|
TAYY-I ZAMAN |
Zamanı ortadan kaldırmak. Çok uzun bir zamanı pek kısa olarak görmek ve yaşamak. Meselâ: Kur'an-ı
Kerimde beyan edilen "Ashab-ı Kehf" mağarada 309 sene kaldıkları halde, kendileri yarım gün veya bir gün
kadar kaldıklarını söylemişlerdir. (Bak: Bast-ı zaman) |
|
ZAMAN-I AMEL |
Üzerine alma. Deruhde etme. İltizam. |
|
ZAMAN-I RÜCU' |
Huk: Cayma tazminatı. Vadinden dönme tazminatı. |
|
ZARF-I ZAMAN |
Gr: Zaman gösteren kelime. ("Erken, geç" gibi) |
|
ZEMİN Ü ZAMAN |
Vakit ve yer. * Münasebet. Mevzuya veya mes'eleye olan uygunluk, hâl, vaziyet. |
|