bozmak |
Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek * Bir yerin, bir şeyin düzenini kariştirmak *
Dokunmak, zarar vermek * Kötü duruma getirmek * Geçersiz bir duruma getirmek * Büyük parayı ufak birimlere
ayirmak * Bir kimseyi beklemedigi bir davraniş karşisinda birakarak veya sözünü yalana çikararak küçük
düşürmek * Bozguna ugratmak, yenmek, maglûp etmek * Altını paraya çevirmek, bozdurmak * Bağ veya
bostanin son ürününü toplamak * Kizligina zarar vermek * Aklini yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak *
Biçimini ve kullanılışını değiştirmek * Bırakmak, dağıtmak |
|
|
|