yer |
Bir şeyin, bir kimsenin kapladigi veya kaplayabilecegi boşluk, mahal, mekân * Gezinilen, ayakla basilan taban *
Özel ad olarak, yer yuvarı, yer küre, Dünya * Bulunulan, yaşanılan, oturulan şehir, kasaba, mahalle * Durum,
konum, vaziyet * Ülke, bölge * Görev, makam * Önem * Herhangi bir şeye, bir işe ayrilmiş bölüm veya alan * Iz *
Üzerine yapı kurulmaya veya ekime elverişli toprak parçası, arazi, arsa * Toprak * Bir olayın geçtiği veya
geçeceği bölüm, alan, mahal * Otel, motel vb. de kalınacak oda * Sinema ve tiyatroda veya taşıtlarda oturulacak
koltuk, sandalye * Durum |
|
|
|